son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
---spoiler--- özellikle filmin sonunda olayların yaşanmış olduğunu öğrendiğinizde film bir kez daha çarpıyor sizi ve sonunda nakavt ediyor. yani beni etti en azından, bilemiyorum. ''nasıl yani lan?'' demiştim film biterken kendi kendime. ---spoiler---
kendinden nefret etmek bir gençlik depresyonu ya da bir ergenlik sivilcesi değildir. prensiplerini mecburen ya da istemeyerek ezip geçmiş insan bunalımı olabilir ama ben burada bunu anlatmayacağım en azından. dedim ya, benim hiç prensibim olmadı sevgili arkadaşlarım. prensipli insanları ya da idealist mahlukatları sevemedim bir türlü, sevemeyeceğim de sanırım. hayali prensiplerim olsa da hiçbir zaman uygulamaya koymadım. bilakis gerek duymadım. fakat her insan gibi benim de bir hayat görüşüm, fikir dünyam, hayallerim var. hep fikir dünyamın ve hayat görüşümün çizgisinde yürümeye çalıştım, başaramadım. hayat görüşümün bana belirlediği kıstaslar çerçevesinde yaşayamamak kendime küsmemin başlangıç noktası oldu belki. fakat sonrasında alıştım kendime. her şeyi kabullendim, içimden geldiği gibi hareket etmeye devam ettim. zaman zaman yapmak zorunda olduğum şeyler karşısında içim cızladı, zaman zaman içinde bulunduğum ortamları yabancıladım ve tüm vücudum buzladı... cenderede kaldım, arada sıkıştım, boşlukta asıldım, uçurumdan yuvarlandım, lakin hepsine alıştım. alıştım alışmasına ama gene de fikirlerimden vazgeçmedim, arkasında durdum, elimden geldiğince de uygulamaktan geri durmadım, her ne kadar hakkını veremesem de. bazı noktalarda kimilerinden tiksindim. "bu yapılan şerefsizliktir!" diye haykırdım. "bir öylesiniz, bir böylesiniz, kendinizin farkında değilsiniz, hislerinizi kontrol edememek bir yana ne ifade ettiklerini bile anlamaktan acizsiniz!" diye höykürdüm. teoriler ürettim, yaradılışlarına verdim, acizliklerine bağışladım ve onları öyle kabul ettim. ama gene de davranışlarının doğru olmadığını hem dilimle hem kalbimle tasdik ettim. sonra kendime de kızdım; onları bu kadar geç analiz edebildiğim için, davranmam gerekenden çok farklı ve haketmedikleri bir biçimde davrandığım için, acziyetlerini farkedemediğim ve karşılarında aciz olduğum için. yanlışlıklarından fazlasıyla emindim ve davranışlarının bir gün bana da sirayet edebileceğini, daha açık söylemek gerekirse benim de bir gün onlar gibi davranabileceğimi kesinlikle tahayyül edemedim, hatta mümkünse aklımın civarındaki herhangi bir yoldan böyle bir fikir geçmedi bile. ama sonra yaptım. tıpkı onlar gibi oldum, dengesizliklerinden tiksindiğim o yaratıkların dengesizliğini kendi bünyemde görüverdim. hissiyatlarından emin olamamalarını kendi dünyamda buluverdim. ve o an kendimden tiksindim arkadaşlar. kaçmak istedim. başka bir bedene, başka bir dünyaya, başka bir aleme göçmek istedim. lanetler ettiğim o şahıstan bir farkımın kalmadığını görmek, bana da lanetler okunduğunu idrak etmeme yetmişti. küfürler ettiğim o anlayış tarzına sahip olduğumu farketmek, ayna karşısına geçip kendime tükürükler yağdırma isteğimin doğmasına yetmişti. yapamadım. ne kendimden kaçabildim, ne kendime tükürebildim. sadece oturduğum yerde kendimden nefret ettim. neyse, en azından kendime karşı ilgisiz değilim. anlatmaya çalıştığım ruhsal çöküntü halini umuyorum ki az çok anlatabildim. doğrusunu söylemek gerekirse kendi halimi ben de hala anlayabilmiş değilim. neyse, gideyim ben.
http://img144.imageshack.us/my.php?image=301120071248090000jx9.jpg daha ne diyeyim sana?...
müslüm gürses'in aşk tesadüfleri sever albümünden bir 'şey' bu. tanımlamak için defalarca klavyenin harflerine basıp sonra backspace tuşuna uzun süre tutmama sebep olan şey. murathan mungan sözlerini yazmış, sunay özgür müziğini, baba da yorumlayınca yıkım olmuş işte. [evet bu kadar çıkabiliyor. aslında bu tanımı şarkıyı dinlemediğim bir anda yazmalıydım.] zamanın eli değdi bize çoktan değişti her şey aynı değiliz ikimiz de zaaflarına bir gece hatalarına bir nilüfer sevgisizliğine bir kalp verdim artık geri ver, geri veremezsin aldıklarını artık geri ver, geri verilmez hiçbir yanılgı yokluğuma emanet et sen de benden kalanları her şeyi al bana beni geri ver bir şansım olsun başka yer başka zaman sensiz ömrüm olsun her şeyi al bir şansım olsun başka yer başka zaman sensiz ömrüm olsun [*] her şeyi al.../ sensiz ömrüm olsun... [*]: şarkının 2. bölümünde bu kısımda [03:08] babanın sensiz ömrüm olsun dedikten sonra bir aaaaaaaahhhhhhhhh çekmesi var ki. tam o kısmını bir köprüden geçerken dinlesem biliyorum ki kendimi köprüden aşağı bırakacağım ve atlamadan birkaç milisaniye önce sanacağım ki bir tüy gibi süzüle süzüle düşeceğim köprünün altından geçen serin ırmağa.ve kulağımda babanın uzaklaşan sesi, ardından muhteşem bir keman melodisi. ve yine babanın "her şeyi al.. sensiz ömrüm olsun " sözleri. yavaşça ve huzur içinde bir acı çekerek ölüm böyle olsa gerek.
aşk tesadüfleri sever kader ayrılıkları yıllar geçmeyi sever insan aramayı güller açmayı sever zaman soldurmayı eller birleşmeyi sever yollar ayrılmayı herkes geçmişi öder bir yol ayrımında başlamak istersen yeni bir hayata gölgeni yedek bırak ardında hayat tekrarları sever yeniden başlamayı kuşlar dalları sever kanatlarsa uçmayı herkes geçmişi öder bir yol ayrımında başlamak istersen yeni bir hayata gölgeni yedek bırak ardında aşk tesadüfleri sever kader ayrılıkları yıllar geçmeyi sever insan aramayı hayat tekrarları sever yeniden başlamayı kuşlar dalları sever kanatlarsa uçmayı
1- bir Ömür yetmez söz: mehmet bilal dede müzik: garbage - the world is not enough 2- hayat berbat söz: ahmet güntan müzik: bob dylan - mr tambourine man 3- affet söz: tuna kiremitçi müzik: rainbow - temple of the king 4- kış oldum söz: birhan keskin müzik: david bowie - i m deranged 5- nilüfer söz: murathan mungan müzik: sunay Özgür 6- İstanbul a elveda söz: barış pirhasan müzik: leonard cohen - alexandra leaving 7- artakalan söz: birhan keskin müzik: serge gainsbourg - amours des feintes 8- sebahat abla söz: murathan mungan müzik:pantelis thalassinos( haris alexiou - krata gia to telos /glykeria-ela san to tzivaeri ) 9- döndür yolumdan söz-müzik: Özgür pamukçu 10- ayrılık rüzgarı söz: alpay müzik: saint preux 11- aşk bu söz: murathan mungan müzik: abed azrie - murmur of the breeze 12- ah oğlum söz: murathan mungan müzik: burhan bayar 13- kadınım söz: mehmet teoman müzik: j l dabadie -t'as l air d une chanson (tanju okan) 14- aşk tesadüfleri sever söz: murathan mungan müzik: björk - bachelorette (kaynak: wikipedia) ayrıca: (bkz: çok geride kalıyorsun be sözlük)
evimizin güneşiydi gülüşün, fotoğraflar yerini tutmuyor oglum ah oğlum, ah oğlum yıkanmadı gömleklerin kokun gitmesin diye montun asılı duruyor duvarda hala dönersen bir gün giyersin diye [burasını baba o içimi acıtan ses tonuyla, şiir tarzında okuyor] ah oğlum, ah oğlum varsa bir ayıbın, gunahın paylaşırız, buradayız oğlum babalar eksik gösterse de çok sever dönmesen de bunu bil oğlum ah oğlum, ah oğlum... ha bu arada bıçak sırtı'nda da çalıyor bu şarkı arada sırada, paylaşayım dedim.
biz seni sevmeyi tarihin yükseklerinden öğrendik cesaretinin güneşi ölümü kuşattığında (pusu kurduğunda) işte burada (duruyor) tatlı varlığının kalbe sıcaklık veren saydamlığı kumandan che guevara şanlı ve güçlü elin tarihe ateş açar bütün santa clara (halkı) seni görmek için uyandığında işte burada (duruyor) tatlı varlığının kalbe sıcaklık veren saydamlığı kumandan che guevara rüzgarı yakarak gelirsin bahar güneşleriyle.. gülüşünün ışığıyla bayrağı dikmek için işte burada (duruyor) tatlı varlığının kalbe sıcaklık veren saydamlığı kumandan che guevara devrimci aşkın seni yeni bir davaya götürüyor ki orada senin kurtarıcı kolunun gücünü (sıkılığını) bekliyorlar işte burada (duruyor) tatlı varlığının kalbe sıcaklık veren saydamlığı kumandan che guevara biz mücadelemize devam edeceğiz tıpkı sen yanımızdayken olduğu gibi ve fidel'le sana diyoruz ki sonsuza kadar, komutan ('fidel' kelimesi ile hem fidel castro kastediliyor hem de 'sadakatle' anlamına geliyor) işte burada (duruyor) tatlı varlığının kalbe sıcaklık veren saydamlığı kumandan che guevara
aprendimos a quererte desde la historica altura donde el sol de tu bravura le puso un cerco a la muerte aquí se queda la clara la entrañable transparencia de tu querida presencia comandante che guevara vienes quemando la brisa con soles de primavera para plantar la bandera con la luz de tu sonrisa aquí se queda la clara la entrañable transparencia de tu querida presencia comandante che guevara como revolucionario que conducía nueva empresa donde espera la firmesa de tu brazo libertario aquí se queda la clara la entrañable transparencia de tu querida presencia comandante che guevara seguiremos adelante como junto a tí seguimos y con fidel te decimos hasta siempre comandante aquí se queda la clara la entrañable transparencia de tu querida presencia comandante che guevara che: " esa hora irá creciendo cada día que pase, esa hora ya no prará más".
kahramanımız raci, aşk aynasına vurulmuştur. fakat aşk aynası uğruna nice yiğitler heba olmuştur, nice canlar bu yolda yitmiştir. buna rağmen raci aşk aynası'nın karşısına çıkar ve güzeller güzeli ona şu sualleri yöneltir: - iyi dinle ey genç! birinci olarak, elif mi noktadan, yoksa nokta mı eliften çıktı? ikinci olarak, ne vakit oldu? üçüncü olarak, elifle noktanın bir olduğunu canlı bir şekilde ispat edebilir misin? bunun üzerine raci yollara düşer. kendisine bu soruların cevaplarını delilik geçidinde bulabileceğini söylerler. senelerce arar delilik geçidini, sonunda bulur. fakat günler geçmesine rağmen kimse kahramanımızla ilgilenmemektedir. raci, yanındaki bilge rehberin de tavsiyesiyle sabırla beklemeye devam eder. sonrasını onun ağzından dinleyelim: ben esasen zevk ve iştihadan kesilmiş olduğum için yirmi dört saatte birkaç zeytinle yetiniyordum. bu hal üzere otuz dokuz gün geçti. tam kırkıncı gün delilerden birisi diğerini çağırdı. bu, hayrete dalmış bir kimse idi. hepsi yarım ay şeklinde halka oldular. deli ortaya oturmuş; hayrete dalmış kimse, tam karşısına rastlıyordu. hepsi bir müddet kendilerinden geçip dalgın bir halde kaldılar. sonra deli ve hayrete dalmış kimse arasında konuşma başladı. deli: - ey hayrete dalmış! okudun, yazdın ve manasını da anladın. manayı nasıl anladın? hayrete dalmış: - elif-ba ile. deli: - mana ne demektir? hayrete dalmış: - birinin iki, ikinin bir olmasıdır. deli: - bunun ismi nedir? hayrete dalmış: - kelime-i tevhid yani "la ilâhe illallah" diyerek allah'ın bir olduğuna inanmaktır. deli: - bir nasıl tevhit olur yani birin bir olduğunu nasıl söylenir? bir, bölünebilecek durumda, birden fazla şeylerden mi meydana gelmiştir? hayrete dalmış: - hayır. bir, basit olup bölünme kabul etmez. deli: - öyle ise bir, nasıl iki olur ve tevhitte neden iki taraf vardır? hayrete dalmış: - iki tarafın birisi ikrar yani kabul, diğeri de inkârdır yani kabul etmemektir. inkârın varlığı, ikrarın gölgesidir. bu sebepten dolayı iki tarafın aslı birdir. eğer taraf olsa, o vakit ikilik olabilirdi. deli: - ya! buna ne derler? hayrete dalmış: - bunun üç ismi vardır: birincisi yaratma sanatı, ikincisi görünüp bilinme cilvesi, üçüncüsü vahdet yani tek olma oyuncağı. deli: - bu ne zaman olmuştur? hayrete dalmış: - zaman, inkâr ile ilgili taraftır. var olmakta zaman olmaz ki! an olur. deli: - pekâlâ, an dediğin nedir? hayrete dalmış: - sırf inkârdır. sırf yokluk, ikrarda zamansızlık demektir. farkta da yani ikrarla inkârın arasını ayırt etmekte de mutlak zaman demektir. deli: - elif-ba ne demek? hayrete dalmış: - kâinattaki olaylardır. deli: - hangi harf asıldır? hayrete dalmış: - elif. deli: - neyin aslı? varlığın mı, olayların mı? hayrete dalmış: - varlığın olamaz. olayların. deli: - elifin aslı ne? hayrete dalmış: - nokta. deli: - varlık dediğin, elif mi, nokta mı? hayrete dalmış: - nokta, sessiz varlık. elif ile dile gelir. deli: - ya! demek varlık iki türlü mü? hayrete dalmış: - hayır. elif ve nokta birdir. deli: - öyle ise, elif nasıl meydana geldi? hayrete dalmış: - bu, söze sığmaz bir meseledir. deli: - öyle ise bir örnek göster. hayrete dalmış: - örneği, zaman ve mekân kaydından uzak olanlar anlar. deli: - örneğin sermayesi nedir? hayrete dalmış: - arı. deli: - arı ne yapar? hayrete dalmış: - balı sevdirmek için. deli: - ya başka ne yapar? hayrete dalmış: - balmumu yapar, bildirmek için. deli, son derece memnun olarak: - allah mübarek eylesin. ey ariflerin tacı! hayret geçidi de senin, delilik geçidi de senin. son bir sualim var, örneğini göster dedi. ben hayretten hayrete düşüyordum. çünkü aşk aynası'nın soruları tamamen bu soru ve cevaplarla halledilmişti. lâkin kalbimin içinde ne aşk aynası, ne de bir resim... hiçbir şey kalmamıştı. aşk aynası, benim gönlüm olmuştu. evvelce içim dış iken, şimdi dışım içim olmuştu. ben şimdi tam manasıyla seviyordum. ben, benimle sevgilime kavuşmuştum. ben bu ruhi haller içinde iken, hayrete dalmış cebinden balmumu parçası çıkardı. orada olanlara göstererek: - ey cemaat! işte nokta, dedi sonra nefesi ile ısıta ısıta uzattı ve: - işte elif, dedi. o vakit deli ayağa kalktı ve: - elifin başka ismi varsa söyle, dedi. hayrete dalmış olan: - evet vardır. lâkin kulağına söyleyeyim, dedi. yaklaştı. bir şeyler fısıldadı. birbirlerini kucakladılar. sonra bana hitap ederek: - ey genç! işte şimdi leylasız mecnun oldun. çünkü mecnun, leyla oldu. aradan leyla da çıksa, o vakit elifin kulağıma söylenen ismini de öğrenebilirsin dedi.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |